Nadas

 

Nadas…

Sözlük anlamı: “Tarlayı sürerek dinlenmeye bırakma, toprağın bir yıl veya daha fazla boş bırakılması.”

Sanırım ortaokulda tanışmıştım bu sözcükle, sosyal bilgiler dersinde. Toprağı öğrenirken, sebzeyi meyveyi, tarımı öğrenirken… Seneler geçti üzerinden, yolun yarısını geçmişken nadasa bırakmanın bir de duygusal yönü ile tanıştım. Sadece toprağı değil kendini de nadasa bırakabiliyormuş insan. Ben nadasa bıraktım kendimi…

Ekip biçmemenin yerini gereksiz değer vermeyip de üzülmemek aldı, toprağı sulamamanın yerini değmeyecek kişiler için gözyaşı dökmeme aldı, toprağı dinlendirmenin yerini ruhunu dinlendirmek aldı. Boş bir tarla yerini boş duygulara bıraktı. Hani şu acımasız kurumsal iş hayatında da olur ya sonuna kadar zorlarsınız. Oldurmaya çalışırsınız, işini düzgün yapmayan, hatalar silsilesi içinde iş yürüttüğünü sanan insanların arkasını toplarsınız. Sürekli hatırlatır, dürtersiniz; “hadi yap, hadi gönder, hadi tamamla, hadi dönüş yap”… Sizin için o çok önemli işle ilgili zamanla yarışırken stres de benliğimizle savaş halindedir ve ele geçirmeye çalışır, yenilmeyecekseniz eğer, işte o anda nadasa bırakmalı, ben artık öyle yapıyorum. Kendimce buna Nirvana’ya ulaşmak da diyorum, sonuna kadar uğraşıp da tünelin ucunda ışık göremeyince stresle benliğimin savaşında, elimdeki hançeri stresin kalbine saplıyorum, “hadi yürü git” diyorum. Ben artık o stres yumağının içinde değilim, eskiler buna “Su akar yolunu bulur” da diyorlar, bırakıyorum.

Özel hayatımda verdiğim duygusal kredilerin son ödeme tarihinde ödenmeyip de faiziyle birlikte bana hasar olarak dönmesi kalbimde açılan o onarılmaz yaralarla birlikte bu kez kendime kalbimi nadasa bırakmayı öğretiyorum. Öğrettim de…

Nadasa bıraktım kendimi.

Nadasta kalbim, duygularım, düşüncelerim, kendime, ruhuma bir mola verdim daha fazla üzülmemek adına, kırılmamak adına…

Sorarlarsa beni su gibi akıyor, yolunu bulacak deyiverin.

Ordan Burdan İçimden kategorisine gönderildi | , , , , , , ile etiketlendi | Yorum yapın