Çocukken 2000 yılı bana o kadar uzak gelirdi ki oturup parmaklarımla sayardım 2000 yılında kaç yaşımda olacağımı. Hayaller kurardım, 2000 yılında nerde, ne olacağım diye. Geldi çattı sonunda ve sonra milenyum denildi adına bir de bakmışım 24 yaşında 2000 yılını karşılamışım. O kadar çabuk geçmiş ki yıllar bir zaman sonra hayal etmeyi de bırakmışım 2000 yılını.
İnsanların rakamlara yükledikleri anlamlar böyle işte, oysaki ne farkı var diğer yıllardan. Hatırlıyorum da Cumhuriyetin 75. yılı kutlanırken herkesin yakasında 75 yıl rozetleri vardı, daha bir coşku ile kutlanmıştı Cumhuriyet Bayramı. Farklı kılan neydi diye sorarsanız sadece rakamlardı. Düz, küsüratsız olması ya da 75 gibi çok rahat telaffuz edilen olması belki de.. Oysa her yıl aynı coşku ve heyecanla kutlanması gerekmiyor muydu? Ulus olarak özgür irademizle karar verebilmenin, başka bir milletin boyunduruğu altında olmaksızın yaşayabilmenin coşkusu her yıl giderek artmalıydı bana göre.
Herkesin bu bayrama atfettikleri farklı, bu bayramın hissettirdikleri de. Evimizin olduğu sokakta “Cumhuriyet Lezzet Dünyası” isimli bir fırın var, aynı zamanda unlu mamuller, tatlılar satan. Oğlum oraya gitmeye bayılıyor ordan tatlı almaya da… Bizim ufaklığa sordum “Söyle bakalım ne bayramı?” diye “Cumhuyiyet” dedi. Sonra da durdu ve “Anne cumhuyiyet bayyamında cumhuyiyete gidilir di mi?” “O Cumhuriyetle bu Cumhuriyet farklı” dedim. “O zaman 2 tane mi cumhuyiyet vay?” diye tekrar sordu. Hayır oğlum tek bir Cumhuriyet var, tek.. 3.5 yaşındaki çocuğun Cumhuriyet denildiğindeki algısı kimi yetişkinlerin algısından bile çok daha anlamlı, en azından şimdilik tek bir cumhuriyet olduğunu kabul ediyor, bu da tabi anlayana!!!
Tek Bir Cumhuriyet için 2 cevap