Çağdaşlaşma ile birlikte toplumların iletişim biçimleri daha çok teknoloji merkezli olmaya başladı. 1970’lerden itibaren gözle görülür biçimde büyüyen teknolojik gelişmeler ve internet iletişiminin, bireylerin gündelik yaşamlarının merkezinde yer almasından dolayı bireylerin iletişimlerindeki ilişkiler ağı da değişime uğradı. Kişilerin önceden fiziksel olarak varolan kamusal alanlarda biraraya gelip çeşitli konuları tartıştığı ortamlar yerini internet üzerinde oluşturulan tartışma platformlarına bırakmış durumda. Gazetelerin kokusunu içimize çeke çeke ve ellerimizi boyamasının yerini internet gazeteciliği aldı. Şu anda okumakta olduğunuz bu blog sayfası bile eski günlüklerin yeni versiyonu aslında. Bu örnekler çoğaltılabilir, tebrik kartlarından, mektuplardan elektronik postaya ve rumuzlarla yapılan mektup arkadaşlığından sanal sohbet alanlarına kadar, kurgulanmış kimlikliklerle aslında olmayan bir ben’i yaratmaya çalışan zavallı biz’ler ordusu var. Reklamlarda da diyor ya New York’da yaşayan Türk dönercisi için “İstediğiniz insan olun” Kendinizi nasıl tanıtırsanız olmak istediğiniz, hayalini kurduğunuz kişi olabiliyorsunuz aslında. İletişim ve iletişimin yansımaları değişti ve de değişmeye devam edecek. Ne kadar doğru bir söz “Değişmeyen tek şey değişmenin kendisi”.
Yıllar önce okuduğum bir kitabı karıştırmaya başladım bugünlerde tekrar. Ayfer Tunç’un “Bir Maniniz Yoksa Annemler Size Gelecek” 70’li yıllarda hayatımızın nasıl olduğuna dair pekçok ipucu veren günlük yaşam ritüellerini satırlara taşıyan çok hoş ve nostalji dolu bir kitap. “Beni annem gönderdi falanca teyze, eğer varsa 1 bardak şeker alabilir miyiz?” in söylenebildiği ve insanların komşularının kapısını korkmadan çaldığı ve herkesin birbirini az çok tanıdığı yıllardı o yıllar. Şimdilerde kaçınızın kapısını çalıp bir bardak şeker ya da 1 yumurta isteyebileceğiniz komşunuz var?
Dedim ya iletişim ve uzantıları değişti diye ya da kişilerarası iletişimdeki ilişkiler ağı dönüşüme uğradı, teknoloji sarmaladı bizi. Dün akşam sevgili karşı komşumun eşi (Bakınız: “Anneler Arası İletişim” ) kapıyı çalarak esprili bir şekilde;
“Beni annem gönderdi eğer varsa fazla mouse’nuz alabilir miyim?”
İşte budur dedim içimden, değişimin en belirgin örneği ve nitekim sevgili komuşumuza fazla olan “Fare”mizi verdik.
2 gündür ofisimizde internet bağlantımız yoktu, 6 ayrı odada, odalarından çıkmayan bizler, bu iki günü ortak bir alanda toplaşarak ve yoğun olmadığımız tüm zamanımızı sadece sohbet ederek geçirdik. İnternet miydi bizi bizden ayıran koparan? Hani olurdu ya eskiden sık sık elektirikler kesildiğinde tüm aile el mahkum mum ışığında bir araya gelir ve konuşurlardı. O zamanlar, televizyon muydu bizi bizden ayrıran? Dün televizyon bugün internet yarın ne olacak dersiniz?
Fazla Fareniz Var Mı? için 10 cevap