1980’lerde yılbaşı geceleri;
Aile içi kutlamalar, oynanan tombalalar, yeni yıl gecesi için hiç mutfaktan çıkmayan annem, Noel babanın ne olduğunu anlamaya çalışmalar,tek kanallı televizyon, “Nesrin Topkapı çıkacak mı?” sorusu, simli kartpostallar, çam ağacı olmayan evde çam ağacı hayalleri, milli piyango; büyük ikramiye 1 milyar lira, zeki-metin ikilisi “Çıkmaz demeyin şansınızı deneyin” …
1990’larda yılbaşı geceleri;
“Bu yılbaşı nereye gitsek?”,”Nerede bira daha ucuz?”, “Kimlerle gidiyoruz dışarıya?”, öğrenciyiz ya mutlaka “Ucuz ama eğlenceli ve Rock Müzik olsun” söylemleri, aile ile telefonda yapılan kutlamalar, simli kartpostal yerine telefonla aramalar, artan yılbaşı ikramiyesi, kanal sayısı biraz artmış ama evde kutlayan yok…
2000’li yıllarda yılbaşı geceleri;
Eve dönüş; yine evde kutlamalar, eskiye dönüş; tombala tekrar yeni yıl gecesinde, sms ile yılbaşı kutlamalar, evimizde çam ağacı ve envai çeşit süsler, ışıklar, dışardan hazır söylenen yiyecekler, evde minik bir beden ve yeni yıla girmeden yorgunluktan uyuya kalan ben, onlarca televizyon kanalı ama eskisi gibi tadı yok ama seçenek çok, bir aile olmuşken kendi ailelerimizle bir araya gelmeler…
Yeni bir yıl geliyor. 2010 bitiyor nihayet.
Çok klasik ama gerçekten ne kadar da çabuk geçti, daha dün gibi ofiste ev yapımı yılbaşı kutlamamız, daha dün gibi yeni yılı bir şiirle blogumda karşılayışım… Her taraf ışıl ışıl, herkes hediye alma telaşında, günler öncesinden programlar yapılmış, yeni umutlar, hayaller 2011’e havale edilmiş. Şöyle bir düşündüm; çocukluğumun, üniversite gençliğimin yılbaşı gecelerini, çalışma hayatına başladığım, evlendiğim ve bir bebek sahibi olduktan sonra geçirdiğim yeni yıl gecelerini… Hepsinin ayrı bir yeri ve güzelliği vardı elbette ama aslına bakarsanız benim için çok da farklı değil bu gece diğerlerinden. Özellikle de altı yıl boyunca her yılbaşı gecesi çalışmak zorunda olduktan sonra dışarda yılbaşı kutlamanın anlamsızlığını keşfedişimle ve herşeye üç katı para ödemenin hiç de akıl karı olmadığını düşünmeye başlamamla benim için yeni yıl gecesi tekrar eve dönüş olmaya başladı. Şimdilerde ailecek evde, butçuğu çam ağacımızla, süslerimizle, ışıklarımızla ve kıyafet değil oyuncak hediyelerimizle(!) mutlu etmeye çalıştığımız bir geceye dönüşüverdi. Yine de hakkını yememek lazım 2000’e girerken nasıl da coşkuluydum, milenyumda kaç yaşımda olacağımı çocukken parmaklarımla hesaplamaya çalıştığımdan olsa gerek… 2000’e girerken çalışmak zorunda olacağımı hiç düşünmemiştim oysaki…. Bir de tüm sevdiklerimden uzakta 2004 yılını başka bir ülkede karşılayışımızı ve yabancıların yeni yıla yükledikleri anlamı hayretle izleyişimi unutamam.
Bir yıl geride kalırken geride kalan o yılın televizyonlarda panoraması sunulur ya hep; önemli olaylar, yıla damgasını vuran gelişmeler özet şeklinde sıralanır. Eskiden beri bu tür programları keyifle izlerim. Ben de bugün oturdum son bir yılımın, 2010’un panoramasını yaptım kendimce. İzin verin bu kısmını kendime saklayayım. Ve sonra derin bir nefes alıp kendi kendime bu yıl için tek dileğimin geçmiş yılları aratmaması olduğuna karar verdim.
Sizin panoramanızda neler var?
Unutmadan herkese mutlu yıllar…
Panoramik Yılbaşı Geceleri için 12 cevap