İyi, Kötü ve Aşk

Yazının başlığını “İyi, Kötü, Çirkin” yazsaydım kuşkusuz herkesin aklına o unutulmaz film gelecekti. Ancak yazının başlığını “İyi, Kötü, Aşk” yapınca sizlere neyi çağrıştırdığını bilemesem de okuduğum son kitabın bendeki çağrışımıdır bu başlığın nedeni.

 

Sonsuzluk İçin Yedi Gün

 

“Tanrı ile Şeytan en sonunda bir konuda anlaşıp karara varırlar; aralarında ezelden beri süregelen çekişmeye kesin bir son verecek, insanlığa ve dünyaya kimin hükmedeceğini bir daha değişmeyecek biçimde belirleyeceklerdir. Kural saptanır: Her ikisi de en üstün, en becerikli temsilcilerini yeryüzüne yollayacaklardır. Tanrı’nın gönderdiği meleğin yaptığı iyilikler, Şeytan’ın gönderdiği iblisin yaptığı kötülüklerden daha fazla olursa, dünya sonsuza dek Tanrı’nın hükmü altına girecektir. Tersi olursa, dünyanın efendisi Şeytan olacaktır. Peki, ya melekle iblis yeryüzünde karşılaşıp birbirlerine âşık olurlarsa?” 

Roman yedi günde geçiyor, her gün ayrı bir bölüm, her bölüm “Ve akşam oldu ve sabah oldu” cümlesiyle sonlanıyor, ta ki son bölüme kadar…

Kitabı okuyunca insanın aklına şöyle bir düşünce geliveriyor; Aşk öyle bir duygudur ki; bazen bir iblisle bir meleği bile biraraya getirebilir. Bu kitapta melekle iblisin birbirine aşık olması ile başlayan süreç Tanrı ile Şeytanın herşeyi yeniden sorgulamalarına da neden oluyor. Salt bir aşk romanı olarak okunursa hakkı verilmeyeceğini düşündüğüm, aynı zamanda iyiliğin ve kötülüğün de sorgulandığı, dinsel temaların ve varoluşun da ince ince ama ironik bir biçimde işlendiği bir roman.

Tanrı ve Şeytan ile olan diyaloglar ve en sonunda Şeytan ile Tanrı’nın bir araya gelip de kozlarını paylaşması kitabın en ilgi çekici kısımlarından biri. Ve Tanrı’ya meleğin sorusu; “Aşk nedir gerçekte?” Tanrı’nın cevabı; “Benim icat ettiğim en güzel şey! Aşk bir umut parçasıdır, dünyanın sürekli olarak yenilenmesidir, vaat edilmiş toprağa götüren yoldur. İnsanlığın zekayı yaratması için farklılığı yarattım. Homojen bir dünya korkunç olurdu! Hem ölüm, sevmeyi ve sevilmeyi bilen erkek ya da kadın için yaşamın bir anıdır yalnızca.”

Dünyada kendi yarısını bulmak yani kitaptaki adı ile Bachert‘ini bulmak; kendi yarısını bulanın tüm insanlıktan daha bütün olacağı inanışı işleniyor sıkça. “Kendi içinde biricik olan insan değildir, böyle olmasını isteseydim onu tek yaratırdım; ancak sevmeye başladığında tek olur insan. İnsan yaratısı belki kusurludur ama evrende birbirini seven iki insandan daha kusursuz hiçbirşey yoktur.”  Ve Tanrı’nın itirafı; “İlk günden beri kendime sorduğum tek ve biricik soru; Aşkı gerçekten ben mi yarattım yoksa aşk mı beni yarattı?”

Yeryüzüne hakim olmak için  aynı görevi ifa eden bir melekle bir iblisin karşılaşması ile başlayan serüven, karşı koyamadıkları bir aşkla onları birbirine bağlayarak yedi gün devam ediyor. Biri diğerini iyilikle tanıştırırken diğeri de kötülükle tanıştırmaya başlıyor. Ve sonunda iyilik  mi yoksa kötülük mü bu savaştan galip çıkıp karşısındakini kendi tarafına çekecek sorusu kitap boyu zihni kaşıyor. Bir başka ifade ile hangisinin aşkı bir diğerini kendi tarafına çekmeye yetebilecek kadar büyük? Aslında bu sorunun cevabı kitapta çok güzel veriliyor;  “Ben senin ötekinim” diyor iblis, “Berlin Duvarı’nın yıkıldığı gün , erkekler ve kadınlar sokaklarının birbirine benzediğini keşfettiler. Her iki tarafta da sokaklar evlerle çevriliydi, yollarda arabalar dolaşıyordu, gecelerini sokak lambaları aydınlatıyordu. Mutluluklar ve mutsuzluklar aynı değildi, ama Batı’nın çocukları da Doğu’nunkiler gibi fark ettiler ki; karşıt olan şey, kendilerine anlatılmış olana benzemiyordu.”

Çok sevdiğim bir arkadaşımın doğumgünümde bana hediye ettiği, aslında ilk basım tarihine bakıldığında okumak için hayli geç kaldığımı düşündüğüm bir kitap Marc Levy’nin romanı. Düşündüren, sorgulatan fantastik bir kurgu. İblisin meleğe  “Senin bir anın tüm sonsuzluğa değer” diyebileceği, meleğin de iblise “Eğer Tanrı boş bırakacaksa bana bir kalp vermesi ne işime yarar?” diye başkaldırabileceği kadar da tutkulu bir aşk hikayesi…

Ve tüm bu yaşanılanları “Tesadüfü ben uydurmadım” diyen şeytanın kabullenişi …

Kitap hakkında bunca ipucundan sonra eğer hala okumaya kararlıysanız son cümleye de göz atın derim;

 “Bir akşam oldu ve sayısız başka sabahlar…”

 


Enya – Only Time roskad

NOT: Nedense bu kitabı okurken hep bu şarkı çalındı kulaklarıma, kitapla iyi gider diye düşündüm.

Sevdiysen Paylaş
Bu yazı Kitapların Kardeş Kokusu kategorisine gönderilmiş ve , , , , , , , , ile etiketlenmiş. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

İyi, Kötü ve Aşk için 7 cevap

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.