Altın Kızlarla Zamanda Yolculuk

Ankara-Samsun arası otobüs yolculuğu… Nedense hep saat 24:00’da hareket edeni… Öğrencilik yıllarım boyunca iki haftada bir çamaşır yıkatmak, ailemi ziyaret edebilmek, bayram tatillerinde benim gibi şehir dışında okuyan tüm arkadaşlarımı bir arada görebilmek  gibi pek çok sebeple gittim geldim bu yolda. Bazen Samsun’a vardığımda sabahın altısında bile hava aydınlanmamış olurdu, elimde bavulla babamın gelip beni almasını beklerdim. Yol boyu mutlaka walkman’imle bütünleşir, kimseyle sohbet etmek istemezdim, çoğunlukla kitap okurdum. Uzun zaman bu yolu çok sık gidip geldim. Ancak son yıllarda buna pek fırsatım olamadı ama geçtiğimiz bayram tatilinde butçuğumla birlikte yine 24 otobüsündeydik. Bu kez walkman yerine önümüzdeki küçük ekranda çizgi film kanalında çizgi film izliyorduk. Yollar da değişti bu zaman içerisinde, kısaldı, duble yol oldu ama o yolculuğun tadı hep aynı kaldı bende. Samsun’a her gittiğimde yol, cadde boyunca -ki özellikle meşhur Çiftlik Caddesi’nde, 56’larda- mutlaka tanıdık birilerini görürdüm, her on dakikada bir durup birileri ile konuşurdum. Artık kimseyi tanımadığımı, otobüste bile tanıdık tek bir yüz olmadığını düşünürken çocukluk arkadaşımı görüyorum o kalabalığın içinde. O da Ankara’dan Samsun’a bayram tatili için gidiyormuş. Aslında birbirimizden bunca kopuk değiliz ama nedense otobüs hareket etmeden önce öğreniyoruz aynı otobüste olduğumuzu.

“Aslında ben facebook profilime yazmıştım” diyorum gülerek.

“Aaaa görmedim, hayret” diyor.

İçimden gülüyorum, iletişimimizin, kutsal yüz kitabımız üzerinde dönüp dolaşmasına, aslında hem gülüyorum hem de “Vah halimize” diyorum içimden. Biz böyle konuşurken “Hadi hadi sizi eellliibeşliler, otobüs kalkıyor” diyor eşim. Öğrencilik günlerimde sırt çantamla tek başıma yaptığım yolculukların yerini bu kez değişen, kısalan  yollar, tanımadığım yüzler, farklı iletişim biçimleri ve jargonları, rafa kalmış walkmanlerin yerini kişisel ekranlar, müzikler alırken biz de sakin sakin yol alıyoruz Samsun’a yine.

 

 

Samsun dönüşünde sevgili arkadaşımla sadece “Facebook” üzerinden haberleşmeyeceğiz diye karar alıp Ankara’da yeniden bir araya geliveriyoruz. Ama sadece ikimiz değil, ortaokul yıllarından beri hiç kopmadığımız diğer iki arkadaşımız da bize katılıyor. Elif İstanbul’dan kalkıp geliyor, yıllar öncesinin altın kızları yeniden biraradayız işte. O zamanlar aramızda çok konuşurduk, Altın Kızlar dizisinde hangi karakter kime karşılık geliyor diye, karar veremez, anlaşamaz, gülüşürdük. Ve başlıyoruz bantı geri sarmaya. “Sen böyle demiştin, sen şunu yapmıştın, bu olay şöyle olmuştu” derken saatlerin nasıl ilerlediğini anlamıyoruz bile. Son günlerde geçirdiğim en keyifli, en bol kahkahalı geceydi fotoğrafa yansıyan. Öncesinde Karadeniz Restoran’ına gidip de dört has Karadenizli olarak kuymağı, laz böreklerini ve hamsileri mideye indirdiğimiz kısmını da hesaba katarsak, sonrasında  yıllara meydan okuyan sohbet, zaman zaman insanların bize tuhaf bakışlarıyla iyice renkleniyor.  Gece boyu itiraflar, zamanında birbirimize söyleyemediklerimiz, unuttuklarımız dile gelince aslında şunu o kadar iyi anlıyorum ki; birbirimizi ne kadar da iyi tanımışız geçen 22 yıl içinde. Anlatılan bir olayı nedense unuttuğumu, hatırlamadığımı söylüyorum, şaşkınlık içinde bana bakan arkadaşlarım koro şeklinde ; “Gözümüz açık gitmeyecek Nihan geçmişteki birşeyi, unuttu, hatırlamadı”  diyorlar. Gündüz dışarı çıktığımızda yapılacak işlerim var dediğimde, Elif’in yorumu hemen geliveriyor; “Senin yine listen vardır, yapılacaklar listesi ve yaptıkça üzerini de çizersin” diyor. Anlıyorum ki sevgili arkadaşlarımla birbirimizi çözmüş, anlamış ve  gerçekten çok iyi tanımışız. Eskiden olan tüm kızgınlıklara ve kırgınlıklara rağmen hala bir arada olabilmenin  güzelliğini yaşıyoruz. Önceden bizde derin yaralar açan, üzen olayların şen kahkahalarla anılması da bir başka güzel tarafı sohbetin, halbuki zamanında ne çok üzülmüş ne boş yere gözyaşları dökmüşüz.

Yazmadan duramayacağım; bu fotoğraf karesinde yer almayan/alamayan ama hayatımda en önemli köşe başlarını tutan pek çok özel arkadaşım/dostum da var, kimisi çocukluktan uzanan, kimisi üniversite yaşamıyla başlayan, kimisi de başlarda hiç pirim vermememe rağmen sanal alanlarla yaşamıma giren… Bu yazı aslında hepsini kapsıyor zihnimde,  sadece tek bir blog yazısında hepsi bir anda dile getirilemiyor.

Unutmadan; tadı damağımda kalan o geceden sonra son 22 yılı düşündüm ve aslında hala karar veremedim; “Rose, Blanch, Sophia, Dorothy” hangisiyim diye 🙂

Sevdiysen Paylaş
Bu yazı Ordan Burdan İçimden kategorisine gönderilmiş ve , , , , , , , , , , ile etiketlenmiş. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

Altın Kızlarla Zamanda Yolculuk için 7 cevap

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.