Hiç yazmadım bugüne, bu an’a kadar, sustum, sessiz izleyici oldum çoğunlukla, içimden lanet okuyarak, gözyaşlarımı içime akıtarak izledim haber bültenlerini…
Bugün ise -neden bugün bilmiyorum- içimden haykırmak geliyor, bildiğim tüm tumturaklı küfürleri savurmak geliyor, ağlayan her anne için, babasını yitirmiş her çocuk, eşini kaybetmiş her kadın için ağlamak istiyorum. Belki yazarsam içimdeki nefreti ben de unutmam, balık hafızalı bizler gibi…
Nereyi açsam bilgisayarın başında, hep terörün son korkunç yüzü çıkıyor karşıma. Biliyorum ilk değil, dilerim son olur. Herkes içindeki öfkeyi dile getiriyor, bir arkadaşım yazmış; “Yeni bir haber yok ölümden başka” diye… Senelerdir doğuda kanayan bir yaramız var, doğu denilince neden aklıma hep ölüm geliyor? Askerlik neden hafızamda şehit olmak ile eş tutuluyor? Sade, sıradan bir vatandaş olarak sormak istiyorum bazen bunları, kim kazıdı bunları belleğime? Üç beş gün sonra başka bir şehit haberi gelince mi hatırlayacağız yine, unutmak bu kadar kolay mı? Neler unutulmuyor ki bu ülkede? Herşey yapanın yanına kar kalmıyor mu?
Ben unutmadım ama unutmak da istemiyorum 15 Ağustos 1984’de ilk şehit Süleyman Şahin’i. Başbağlar Köyü baskınını da unutmuyor hafızam, şehit cenazelerine sarılmış anne babalar, asker kıyafeti giymiş çocuklar da gitmiyor gözümün önünden tam 27 yıldır.
Açılım? Üzerine binlerce masum insanın kanı damlamış bir açılımı kim ne yapsın?
İşyerindeki arkadaşlarımdan birinin elinde bir fotoğraf; Hakkari dağ komando olarak yapmış askerliğini, 17 kişilik timinin fotoğrafı, hepsine bakıyorum, her birinin yüzüne… Sadece üç kişi memleketine sağ olarak dönebilmiş. Elimde bir fotoğraf karesinden bana bakıyorlar. Yaşasalardı kaç yaşında olacaklardı diye düşünüyorum. Bir kez daha lanet ediyorum.
Unutulmasın, unutmayalım istiyorum, hafızama kazınan bu günahsız beden ile, bir kez daha…
İçim acıyor, yine susuyorum, yine sözün bittiği yerdeyim….
….. Sözün Bittiği Yer …… için 6 cevap