Küçük An’lar, Büyük Mutluluklar

“Tarladaki ot, havadaki böcek, sudaki balık gibi yaşamanın verdiği bu basit ama gürbüz sevinci duymak için büyük şeylere lüzum yok. Bir sigara dumanı gibi havayı içimize çekmemiz, açık bir kış günü paltomuzun yakasını kaldırarak dolaşmamız, düşünmeden konuşmamız veya ayakkabılarımızın parlaklığında yüzümüzü seyretmemiz, bir çocuk gibi gülmemiz yeter”.

 Türkçe en sevdiğim ve en başarılı olduğum derslerden biriydi okul yıllarımda. Özellikle testlerdeki paragraf sorularına bayılırdım. Sınavların birinde yine bir paragraf sorusu ile karşı karşıya iken nedense sorudan çok paragrafa takılı kaldığımı hatırlıyorum. Çok eskiden beri okuduğum her güzel sözü, paragrafı alıntı defterime kaydetmek gibi bir alışkanlığımdan o esnada sınavı bir tarafa bırakıp paragrafı bir yerlere kaydetmeye çalıştığımı hatırlıyorum. Yukarıda yazılı olan paragraftı kaydettiğim. Herşeyin çıkışsız göründüğü anlarda zaman zaman bu paragrafı hatırlarım ve kendi kendime aslında mutluluğun ne kadar küçük ayrıntılarda gizli olduğunu duyumsarım.

 

Uzun çok uzun bir aradan sonra geçen Pazar günü izinliydim ve çalışmıyordum. Hafta içi günlere göre daha bir geç saat olmuştu uyanmak için ve mutfaktan tıkırtılar duydum. Bir mutfak faresi mi girmişti mutfağa ne? Uyanıp usulca mutfağa girdiğimde şaşkınlığımdan küçük dilimi yutacaktım. Minik butçuğum Pazar günü işe gitmememin mutluluğundan mı, heyecanından mı yoksa sürekli tekrarladığım “Ahh bir pazar da uyansam ve kahvaltıyı hazır bulsam” temennilerimden mi esinlendi bilemiyorum bana, bize kahvaltı hazırlamıştı. Ve onu ulaşamadığı dolaplar için sandalyenin üzerinde gördüğümde dayanamadım ve hemen bu kareyi fotoğrafladım. İçtiğimiz bitki çaylarından benim yediğim kepekli ekmeğe kadar her detayı düşünmüş ve atlamamış ve onları alabilmek için türlü cambazlıklar yapmıştı afacan. Ve sonra kendime “İşte mutluluk bu olmalı” diye tekrarladım. Sıcak, huzurlu bir ev ortamında 5,5 yaşındaki minik bir gövdenin minik elleriyle hazırladığı bir pazar kahvaltısıydı mutluluk. Ve yine o minik ellerin, babasının işiyle ilgili notlarını yazdığı panosunun üzerine çizdiği kalpti mutluluk. Eşimle bir gün, onun notlarının yazılı olduğu panoya bakarken panonun üzerindeki şekli ve sevgisinin ifadesi kalp resmini görünce nasıl da gözlerim dolmuştu. Bunun için de masanın üzerine çıkmıştı bizim afacan. “Babam işlerini yaparken yorulmasın diye çizdim anne” diye açıklamada bulununca çok uzaklara gitmeye gerek kalmadığını, bir çocuk gibi gülümsemenin yanında bir çocuğa sıcacık gülümsemenin ya da sarılmanın da en büyük mutluluk olduğunu bir kez daha anladım. 

 

“Sen mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin?” diye eski dostuna soran üstad Nazım’ın dizelerine bugünlük böyle cevap vermek istiyorum; mutluluk benim için şu 3-4  fotoğraf karesinde gizli, çizdim bile 🙂

Sevdiysen Paylaş
Bu yazı Anneyim Bu Arada kategorisine gönderilmiş ve , , , , , ile etiketlenmiş. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

Küçük An’lar, Büyük Mutluluklar için 5 cevap

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.