Suçlu Biziz

SUÇLU BİZİZ!!!

Başka bir suçlu aramaya hiç gerek yok.

Doğal afetin tanımını bilmediğimiz için suçluyuz evvela… Metrekareye düşen yağış miktarının normalden fazla olmasının doğal bir afet olduğunu bilmediğimiz için ve son günlerde başkentte yağan yağmurun doğal bir afet olduğunu düşünemediğimiz için.. Devamında, bu doğal afet karşısında yüzen arabalarımız olmadığı için suçluyuz. Böyle durumları öngörüp sele karşı veya altgeçitlerin suyla dolması ihtimalini düşünerek araçlarımızı yüzer şekilde tasarlamadığımız için suçluyuz. Yetkililerin “Zorunlu olmadıkça trafiğe çıkmayın” uyarılarına kulak asmayıp çocuğumuzu okula götürdüğümüz ve akşam da trafiğe çıkıp onu almaya gittiğimiz için suçluyuz. Ne olur sanki bir gece okulda kalsa değil mi ama!!  Kendimiz de işe gittiğimiz için suçluyuz trafiğe çıkıp, ne olur sanki doğal bir afet olduğu gün işe gitmesek. Ne der ki patron, müdür, anlayışla karşılar “Aaa tabiki canım hadi gelme işe” der. Dolu yağdığı için rögar kapaklarının tıkandığını dahi düşünemediğimiz için ve bundan dolayı suçu başka yerlerde örneğin 70 gün gibi mucizevi bir sürede yapılan altgeçitte  hata aradığımız için de suçluyuz.

Aynı şekilde kışın kar yağdığında, yolda kaldığımızda “Kelek” lastik kullandığımız için suçluyuz, yoksa yollar açık, hiç buz tutmamış, belediye ekipleri sabaha kadar tuzlama çalışmaları yapmışlar ama tek suç bizim lastiklerde…

Üç-dört sene öncesinde yine başkentte her tarafta fıskiyeler, yapay şalaleler gümbür gümbür sularını çağıldatırken bizler evde susuzluktan söylendiğimiz için de suçluyuz. Suyu yeteri kadar kullanmadığımız, yaz gününde banyoyu haftada bire düşürmediğimiz için de suçluyuz. Avrupa’daki tek susuz başkent oluşumuzu kendimize dert ettiğimiz için  de… Halbuki başkentimiz nice güzel proje ile ne ödüller aldı da bizim haberimiz yok!!!

Sokaklarda çocuk pusetiyle dolaşmaya, hatta yürümeye çalıştığımız için de suçluyuz. Pusetle sokağa mı çıkılır yoksa? Nerede görülmüş? Uyum yasası çerçevesinde yeniden yapılan kaldırımların işlevlerini farkedeğimiz için de suçluyuz ve hala pusetle sokaklarda dolaşabileceğimizi ümit ederek de…

Kaynak: www.blogcuanne.com

Son yıllarda Ankara’da yapılan altgeçitlerin, köprülerin, değişen yol ve sokak yönlerinin işlevlerini tam olarak idrak edemediğimiz için de suçluyuz. Aynı anda soldan sağa, sağdan da sola geçmeye çalışan bir yol çıkışında akrobatik hareketler sergileyemediğimiz, iyi bir sürücü olamadığımız için de suçluyuz.

Birçoklarının ucube olarak adlandırdıkları ve metal yığını dedikleri yapının aslında bir şaheser olduğunu anlayamadığımız için de suçluyuz. Ondan daha güzel bir reklam panosu olur muydu ki… Reklam panosu olarak kullanılmak üzere onlarca demirin harcandığını düşünmemek ne büyük gaflet! İşte böyle Ankaralılar olarak gaflet ve dalalet içerisinde olabiliyoruz.

Ve hala durmadan söylendiğimiz için, 15 yıldır Ankara’nın eşsiz bir başkent olduğunu hala anlayamadığımız için,  hatta Ankara’ya 2011’in Haziran ayında nihayet DENİZ geldiğini  bile kavrayamadığımız, “Hayaldi gerçek oldu, deniz geldi” demediğimiz  için de suçluyuz.

ANKARA'YA DENİZ GELDİ

Suçlu biziz, hem de tek suçlu!!!

Sevdiysen Paylaş
Bu yazı Ordan Burdan İçimden kategorisine gönderilmiş ve , , , , , , ile etiketlenmiş. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

Suçlu Biziz için 9 cevap

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.