Hep söylüyorum yine söyleyeceğim ben bu dünyaya geç gelmişim. Normalde bu dünyaya çok erken gelmişim denir teknolojinin nimetlerinden yararlanabilmek adına.. Oysaki ben kendimi bildim bileli geçmişe bir özlem duydum, eski olan her şey bana çok daha cazip geldi. Ne zaman bir dönem dizisi, filmi izlesem o yıllarda hayal ettim kendimi hep, ne zaman geçmiş zamanlara ait bir roman okusam kendimi o kurgunun içinde saydım. Ve hep şunu fark ettim ki eski dönemde yaşasaymışım daha mutlu olurmuşum, bu yüzden dünyaya geç gelmişim diyorum.
Lafı uzatmadan yukarıda paragrafa neden dolan duyguların sebebine geleyim; herkesçe çok büyük ilgiyle izlenen, Çağan Irmak flmlerinin o vurucu yapısından ikinci yarısında kimselerin göz yaşlarına hakim olamadığı film; “Unutursam Fısılda”…
Çağan Irmak filmlerinin bir tadı var, hafif buruk, dudakta bir ekşilik bırakan, düşündüren, hüzünlendiren, geçmiş dönemlere ait bir tat, küflü bir koku belki.. Elbette hiçbiri “Babam ve Oğlum” kadar peçete harcatmamıştır izleyenlere..
Bu kez daha sıcak, daha samimi, daha genç bir ekiple karşımızda Çağan Irmak filmi.. Hala vizyonda devam eden bir film olduğu için ayrıntıya girmek istemiyorum; tek söz eğer sizler de benim gibi geçmişin hafif ılık rüzgarlarını seviyor ve o dönemlerin müziğinde, duygusunda serinlemek istiyorsanız izleyin tek söz izleyin….
Geçmişin Ilık Rüzgarları için 2 cevap