Elimde bir not kağıdı, dolanıp duruyorum evde gecenin bir yarısı. Dünya çocuklarına ait, giysi, eşya veya aksesuar aramaktayım. Oğlumun kreşinde, dünya çocuklarını tanıyorlarmış, böyle bir istekte bulunmuşlar. Hani kolay da değil o vakitte, evde bu tür malzemeler bulmak… Tek isteğim o mutlu olsun, ertesi güne götürebileceği birşeyler olsun. “Dünya çocuklarını tanıma”, konu bu. Ben ise bir tek kendi oğlumu tanıyorum, o dünyayı tanıdıkça ben de anne olmayı tanıyorum, her günde ayrı bir öyküyle. Birşeyler uydurduktan ve bulduktan sonra konuya ilişkin, bilgisayarımın başına geçiyorum ve sanal sohbet esnasında eski bir arkadaşım çok güzel bir söz söylüyor. Bunu yazacağım diyorum. Hem de bir babadan bu sözü duymak öyle güzel ki… “İnsanın en fazla eziyet çektiği ama yapmaktan asla pişman olmadığı tek şey çocuk” diyor sevgili arkadaşım. Kendisinin üç tane sevimli oğlu var ve onların hayatta hiç kimseden daha değerli olamayacağını hatta eşinin bile onlardan sonra geldiğini de ekliyor. Ne kadar samimi buluyorum sözlerini. Sonra düşünüyorum iki aşkım var diyorum, büyük ve küçük aşkım olmak üzere. Oğlumun yani küçük aşkımın, ismi ve kendisi küçük de olsa, hayatım boyunca bana aşkların en büyüğünü yaşattığını bir kez daha anlıyorum, gece ona sarılıp uyurken, kokusunu içime çekerken.
Aşk diyordum, evet aşk… Ne sihirli üç harf değil mi? Nedir sizce desem, kimbilir ne farklı tanımlamalar yapardınız.
Oysaki ben aşkın; sadece karşı cinse duyulan bir his olmadığını, tutkuyla ve karşılıksız, hatta acı çekercesine sevmenin, öpmenin, koklamanın ve sarılmanın çok başka anlamları da olduğunu anne olunca anlamaya başladım. Ve gözümde diğer bütün aşklar nasıl da sıfırlanıverdi. Bir insanı kendimden bile daha çok sevmeme neden olan, içime çektiğim her sigara dumanının kendimden başka bir insana haksızlık ettiğimi düşündürten, hasta olduğunda “O iyileşsin yeter ki, onun yerine ben hasta olayım” dedirten, yaşamak için sebeplerimi önceden “Çalışmak, iyi bir gelecek sahibi olmak” diye sıralarken artık sadece “Yaşamalıyım, sağlıklı olmalıyım” dedirten, her türlü akıl almaz senaryolarla dolu abuk subuk hayaller daha doğrusu kabuslar kurmama neden olan, en olmadık bir durumda ya da sözde beni hüngür hüngür ağlatan başka bir güç, başka bir aşk olabilir mi sizce? Yani kendisi küçük ama aşkı çok büyük olan çocuğumdan, oğlumdan başka…
Tıpkı dünyanın tüm çocukları gibi…
Dünyalı Çocukların Aşkı için 10 cevap