Doğduğum ve büyüdüğüm yer Samsun.
Çocukluğumun geçtiği, üniversite eğitimime kadar sokaklarını ezbere bildiğim Samsun…
Tarihin tozlu sayfalarındaki anlamı ise 19 Mayıs. Zaten şehrin girişinde de yazar “19 Mayıs Şehrine Hoşgeldiniz” diye… Benim içinse, ilköğretim müfredatında okutulan klasik tarih dışında bir anlamı olamamıştı hiç. Sadece bilirdim, evet bu şehirdi, Kurtuluş Savaşı’nın başladığı yer, ilk adımın atıldığı şehir, bu kadar işte… Zaten hangi birimiz ne kadar anladık, ne kadar tanıyabildik ki kendimizi, kendi tarihimizi? Belli kalıplardan ibaretti tarih denilen. Osmanlı’nın bozguna uğrattığı, Kurtuluş Savaşı’nda destanlar yazılan bir tarih. Madalyonun diğer yüzünü hiç öğretmediler ki.. Osmanlı’da oğlancı padişahların kol gezdiğini, aslında pekçok sultan eşinin öz be öz Türk olmadığını, sarayda çevrilen entrikaları kaçımız nice sonra öğrenmedik mi? Kurtuluş Savaşı’nın aslında en zorunun, düşmanla değil de kendi içimizdeki kalleşlerle savaşmak olduğunu biliyor muyduk? “Türküm doğruyum çalışkanım”la başlayan ezberler dizisi, her pazartesi eğer sabahçıysak yağmur, kar, çamur demeden okutulan İstiklal Marşı ve o esnada aklımızda pazartesi sendromuna yol açan saç, tırnak, kılık kıyafet kontrolü, ya da öğlenci isek, Cuma akşam ders bitiminde “Hadi okusak da eve gitsek” mantığı ile okutulan yine İstiklal Marşı. Her sınıfta asılı Gençliğe Hitabe. 23 Nisan, 19 Mayıs, Cumhuriyet, Atatürk haftaları ve o haftalarda okutulan ama hiçbir duygusunu dahi bilmediğimiz ezberden yapılan şiirler, koro ile söylenen marşlar…
33 yaşındayım, Samsun’luyum ve ilk kez bu yıl 19 Mayıs’ın, Samsun’un ne anlama geldiğini anladım. Gözlerimde yaşlarla gezdim bu kez şehri, her sokağında, her görüntüsünde kafamda bilmediğim ama öğrenmeye çalıştığım ve malesef bize hiç öğretilmeyen tarihi aradım ve buldum. Bu yaşımda İstiklal Marşı daha bir başka geldi bana, Atatürk’ü daha bir başka sevmeye başladım. Anladım çünkü, her insan gibi Ata’mın da, zevkleri olan zaafları olan bir kahraman ama önce insan olduğunu. Aşklarını okudum sayfalarca, her sayfada bir kez daha aşık oldum, milli mücadeleyi çok başka gözlerle tekrar tekrar okudum daha başka yorumladım herşeyi. Neden ezberledik bilmeden hissetmeden diye her olumsuzluğu eğitime bağlayan neden bulamazlar gibi ben de eğitim sistemini sorguladım bu kez. Bir süredir Samsun’da idim, daha başka gözlerle baktım şehrime, acaba buraya mı ilk ayak basmıştı, ne düşünmüştü gelirken, kimbilir neler yaşanmıştı bizim sadece bir tekerleme gibi tarihini bildiğimiz bol dokuzlu 19 Mayıs 1919’da… Her kompozisyon ödevinin sonunu çağdaş milletler seviyesi ile sonlandıran ilkokul yıllarım takıldı aklıma, hangi birini biliyordum, hangi birini hissediyordum? Bu kez çok farklı idi Samsun benim gözümde, okudukça çoğaldı içimde Ata’ma olan sevgim, hayranlığım giderek büyüdü, ne kadar başka gözlerle anlatıldıysa, tanıtıldıysa onları da okudum, okudukça daha da bağlandım.
Yoktum bir süredir, şehrimde, bilmediğim, yeni anlamaya çalıştığım tarihimle ve Ata’mla birlikteydim. Keşke de hiç dönmeseydim o diyardan…
Başka Tarih Başka Samsun için 6 cevap