“Hayalinizde sevdiğiniz birinin cenazesine gittiğinizi canlandırın. Cenaze evine gidiyorsunuz. Binaya girerken çiçekleri farkediyorsunuz. İlerledikçe dostlarınızın ve aile üyelerinin yüzlerini görüyorsunuz. Oradaki insanların yüreğinden taşan ve bir kaybın neden olduğu o paylaşılan hüznü, ölen kişiyi hayattayken tanımış olmanın sevincini hissediyorsunuz.”
Yukarıda hayalinizde canlandırdığınız cenaze töreninde ölen siz olsaydınız? Kendi ölümünüzü düşlediniz mi hiç? Hayır nasıl olabileceği, neden olabileceği, korkularınızı su yüzüne çıkarmaya yarar ama maksadım bu değil. Yanmaktan, boğulmaktan, hastalıktan ya da her ne ise… Sonrasını hayal ettiniz mi hiç ansızın detaylarıyla. Çok sevimsiz bir konu deyip geçmeyin. Elbet bir gün olacak da, ya geride bıraktıklarınız? Devam edelim hayale, hayal bu ya bir serbest kürsü oluşturuluyor ve hayatınızın en önemli aktörlerinden ya da aktristlerinden bazıları bu kürsüye davet ediliyor. Emin olun kimse kötü seyler söylemek istemezdi ama yine hayal bu ya, konuşmacılar çok samimi ve dürüstçe duygularını ifade edecekler.
“Törende dört kişi konuşacak. İlk konuşmacı aileniz ya da akrabalarınız arasından birisi. Çocuklar, erkek ve kız kardeşler, yeğenler, teyzeler, halalar, amcalar, dayılar, kuzenler, anneanne, babaanne ve dedeler.. Hepsi de ülkenin dört bir yanından sizin cenaze töreninize katılmaya gelmişler. İkinci konuşmacı kişiliğiniz hakkında bilgi verebilecek dostlarınızdan biri. Üçüncü konuşmacı iş yerinizden ya da sizin mesleğinizden biri. Dördüncüsü ise hizmet verdiğiniz toplumsal bir kurumdan”
“Şimdi iyice düşünün: Bu konuşmacıların herbirinin sizinle ve yaşamınızla ilgili neler söylemelerini isterdiniz? Sizi nasıl bir eş, anne ya da baba olarak yansıtmalarını arzu ederdiniz? Nasıl bir oğul ya da kız ya da kuzen? Nasıl bir dost? Nasıl bir iş arkadaşı? Sizde nasıl bir karakter görmüş olmalarını tercih ederdiniz? Ne tür katkılarınızı, ne tür başarılarınızı hatırlamalarını isterdiniz? Onların yaşamlarında ne tür bir değişiklik yapmış olmayı arzu ederdiniz? “
Lütfen bir süre kendinizle kalıp düşünün bunları ve kendinize cevaplar verin. Nerden esti bu yazıyı yazmak demeyin bana. İçerisinde pekçok cevabı barındırıyor, kendi içsesimizle konuşmak, kendi hakkımızda kendimize sorular sormak ve cevabını yine kendimizden almak. Stephen Covey’in faydalı bulduğum “Etkili İnsanların 7 Alışkanlığı” adlı kitabından bir bölümdü tırnak işareti içerisinde aktardığım kısımlar. Yazar bu örneklemeyi şöyle bitiriyor kitabında; “Hakkınızda neler söylenmesini istediğinizi dikkatlice düşünürseniz, kendi başarı tanımınızı bulursunuz.”
Kafanızda kurguladığınız cevaplar aslında sizin de kendiniz hakkında bildiğiniz ama başkalarından duymak istemedikleriniz, bir nevi kaçtığınız gerçekler olmasın? Ya da tersi bir ifade ile duymak istedikleriniz sizin yaşamınızda yapmak istedikleriniz, hedefleriniz olmasın?
Sevimsiz Ama Düşündürücü Bir Hayal için 14 cevap