Hüsnü ve Sonia; Bir Erkek ve Bir Kadın

 

Dikkatlice bakın yukarıdaki fotoğrafa ne görüyorsunuz? Daha doğrusu nasıl yorumluyorsunuz?

İki tane kedi; farklı renklerde ve büyüklüklerde. Solda duran ve daha büyük olan kedinin adı Hüsnü. Kendisi bir erkek kedi. Sağdaki ise Sonia; dişi bir kedi. Hüsnü de Sonia da şanslı iki ev kedisi. Hüsnü erkek kedi olmanın rahatlığıyla her daim sokağa çıkabiliyor, yeri geldiğinde çiftleşiyor ve mutlu mesut tekrar eve dönüyor. Elbetteki sonrasında herhangi bir sorumluluk taşımıyor, bu anlamda bir yükümlülüğü yok. Dişi olan kedimiz Sonia ise bir başka erkek kedi ile çiftleşmesi neticesinde hamile kalıyor ve beş tane sevimli yavru doğuruyor.

Sonia benim kedim. Beraber geçirdiğimiz yıllar boyunca sayesinde ellerimin çizik çizik olmasından dahi mutluluk duyduğum, her zaman yanımda, yakınımda olan, benimle uyuyup uyanan, ağladığımda gözyaşlarımı yalayan en yakın dostum.

Komşumuzun erkek kedisi hala nasıl olduğunu anlayamadığımız bir şekilde cebren ve hile ile evimizi ziyaret edince hamile kaldı sevgili Sonia. İlk başlarda anlayamadım, gün geçtikçe karnı büyümeye ve yanına yaklaşan her erkek kediyi inanılmaz bir vahşilikte geri çevirmeye başlayınca anladım ki; hamile. Daha önceleri hiçbir kediyi bu kadar yakından tanımadığım ve biyolojik süreçleri hakkında da hiçbir fikrim olmadığı için bu hamileliğin 9 ay süreceğini bile sanmıştım. 2 aylık kısa bir süre olduğunu öğrenince paniklemiş ve nerde nasıl doğum yapacak diye kara kara düşünmeye başlamıştım.

– Tek başına mı doğum yapacak?

– Yok Nihancığım mahallenin bir ebe kedisi var, onu çağıracağız, sen sıcak su ve havluları hazırla!

Böyle dalga geçmişti arkadaşlarımdan biri. Derken o büyük gün gelip çattı, evde bir o tarafa bir bu tarafa dolaşan ve gözleriyle bana derin derin bakıp acıyla miyavlayan Sonia, belli ki doğum yapabileceği kuytu ve güvenli bir yer arıyordu. Birden aklıma abimin elbise dolabını ne çok sevdiği ve gizli gizli girip orada uyuduğu geldi ve hemen dolabın tamamını boşaltıp, yumuşak  birşeyler sererek ona mini çapta bir doğumhane hazırlamıştım. Ve bunu yaptığımı gördüğü anda çok ani bir hareketle dolabın içine girdi ve tekrar acı ile miyavlayarak sanki bana “Tamam oldu, şimdi sen çekilebilirsin benim doğurmam gereken 5 yavru var” demişti. Ben de ona bakıp “Kolay gelsin” demiş ve çekilivermiştim yanından. Sabah olduğunda ilk işim Sonia’ya bakmak oldu ve birbirinden çok farklı renkte 5 tane yavru saydım. Günbe gün o yavruların büyümelerini, Sonia’nın doğum sonrası bitkinliğine rağmen onları yalayıp temizlemesini, sürekli sütüyle beslemesini, enselerinden kaldırıp ağzında taşımasını, beni bile yanlarına yaklaştırmamasını ve yavruları için kendinden bile geçerek yaşamasını izledim. O zamanlar anne değildim, belki de o yüzden yavruları ile olan temasını görüp de ağlayan annemi anlayamamıştım.

İşte yukardaki fotoğraf çekildiğinde Sonia hamileydi ve bu sebeple yanına yaklaşan her kediye dişlerini gösteriyordu. Hüsnü her ne yaptıysa, ne kadar sokulmaya çalıştıysa da her defasında elleri boş döndü Sonia’nın yanından.

Fotoğraf albümümü karıştırırken gözüme çarptı bu kare; hani 8 Mart’dı ya geçen gün, hani kadınların günüydü ya, bir fotoğraf karesi ile o çok doğal kadın-erkek sürecini düşündüm o gün. Sadece bir karanfil ile basite indirgenmeye çalışılan, yılın belki de tek bir günü “Göstermelik” olarak hatırlanan kadınlar günü, doğadaki dişiler günü.

8 Mart’tı yazıyı kaleme aldığım gün, Dünya Kadınlar Günüydü, bir elimdeki bu fotoğrafa baktım, bir de gazetede yazılan, yayınlanan haberlere, istatistiklere. Ve sadece bakakaldım.

 

Sevdiysen Paylaş
Bu yazı Ordan Burdan İçimden kategorisine gönderilmiş ve , , , , ile etiketlenmiş. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

Hüsnü ve Sonia; Bir Erkek ve Bir Kadın için 10 cevap

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.