Tesadüfler, Kavuşamayan An’lar ve Bir Kelebek Çırpıntısı

“Hayatta hiçbirşey tesadüf değil” der bir arkadaşım, sürekli. Gün geçtikçe bu sözün doğruluğuna daha da inanır oldum. Her olay, her kurgu birbirini takip eder nitelikte, bizim dışımızda ilerliyor. Bazen ne olduğuna dahi anlam veremeden de kendimizi o kurgunun içerisinde buluyoruz. Sanki önceden tüm bu kurgu planlanmış ve bizler de onun bir parçası ve yegane oyuncularıyız.

Özellikle geçmişe yönelik yaptığımız tüm sorgulamalarda, sebep ararken ya da kendimizi veya bir başkasını suçlu çıkarmaya / haklı göstermeye sebep ararken nasıl da yanıldığımızı düşünüyorum. Kurgu bir kere işlemeye başladı mı bazı şeylerin önüne ne yapsak da geçemiyoruz. Kendimize yönelttiğimiz soruların en başında “Neden” gelir. Bir nedeni yoktur oysaki, öyle olması gerekiyordur. Tesadüf deyip geçmek kolaycılığa kaçmak olur.

Üniversite sınavında sadece bir rakamın yerini her nasıl olduysa yanlış kodlayarak, hiç düşünmediğim, tercihim dahi olmayan bir okulda ve bölümde eğitimimi tamamlamam nasıl açıklanabilir? Değiştirebilirdim belki ama kabullendim bir süre sonra, derken 4 yılın sonunda aklımda bile olmayan bir mesleğim oldu. Sınav sonuçları açıklandığında arkadaşlarımın çoğu kazanamadıklarına ağlarken, ben tercih etmediğim bir okulu kazandığım için ağlıyordum ve nasıl bir şaşkınlık… Şimdi belki çok farklı bir işim ve çok farklı bir hayatım olacaktı, denemeden bilinmez elbette, ben denemedim, kabullendim.

Neler olabilirdi?, İstanbul’da devam ederdim yaşamıma, geçtiğim tüm yollardan farklı bir şekilde geçer, bu şehirde tanıdığım hiçbir insan hayatımda yer almazdı. Bir önceki yazımda bahsi geçmişti sanal alanların benim hayatımdaki yeri; bu şehirde olmasaydım, bir cumartesi günü sabah gelen sıradan bir mesaja yanıt vermeseydim de hayatım çok başka akardı. Kaldı ki bu tür alanlarda sohbet konusunda son derece seçici davranıp, hele de sadece bir “Merhaba” ile başlayan mesajlara hiç yanıt vermediğim düşünülürse, bir şeyler dürtmüş olmalı ki beni, cevap yazdım. Üç aylık bir sohbet döneminin ardından bir öğlen krem karamel yemeseydik eğer (bkz: Tatlım Olur musun?) 10 gün içerisinde evlenmeye karar verir miydik? Bazen bir tatlı, bazen bir şarkı ya da bir koku veya bir ses ne denli belirleyici olabiliyor hayatımızda.

Çok yakın bir arkadaşım eğitimini yurtdışında tamamlamış ve Türkiye’ye dönmek üzere son hazırlıklarını yaparken hatta kendisine veda yemeği yaptığımız gün, katıldığı bir fuarda, bir iş teklifi almıştı. Üstelik uçak biletini dahi almışken…  Uzun süren tereddütün ardından yurtdışında kalmaya, yaşamını orada sürdürmeye karar verdi. Derken hayatının aşkı ile tanıştı gittiği yerde. Bu kararı almasaydı, geçen yaz görüştüğümüzde benim oğlum ile onun kızı beraber oyanayabilirler miydi?

Seksek oyununu düşleyin, yerlere tebeşir ile çizilen… Hangi rakamları atladığınızın, hangisinde çizgiye bastığınızın dahi bir anlamı sebebi var, belirleyen sizsiniz, ama kararlarınızı belirlemek için de sanki bazı şartlar sizin dışınızda gelişiyor. Siz de sadece uzaktan bakıp üçüncü bir göz ile kendinizi izliyorsunuz o oyunun içinde.

Tıpkı “Kelebek Etkisi” filmindeki ana tema gibi; “Hayatımızdaki bazı şeylerin ne kadar da farklı değişkenlere bağlı olduğu”

“Yapılan en küçük bir eylem ya da alınan en küçük bir karar bile hayatımızın gidişatını önemli bir şekilde etkileme yetisine sahiptir. Hayatımızın akışı, bir kelebeğin kanadı büyüklüğünde olan seçimlerimizde dahi hiç umulmadık noktalara ulaşabilir. Bu etkenlerden belki de en önemlisi zaman kavramıdır. Yolda yürürken elinizden düşürdüğümüz kitabı almak için kaybettiğiniz bir saniye, kavşakta freni kopmuş bir aracın size yirmi santim fark ile çarpmamasına neden olabilir. Peki ya kitabınızı düşürmeseydiniz ne olacaktı? Biz bunu daha çok şans olarak adlandırıyoruz fakat herşey bu kadar basit mi acaba? İhtimaller o kadar çok ki, insan beyninde bunu canlandıramıyor bile. Bir düşünün kitabınızı düşürmeden önce size adres soran yaşlı adam olmasaydı siz kitabınızı düşürür müydünüz? Ya da yolda gördüğünüz dilenciye para vermeseydiniz o yaşlı adam size adres soracak mıydı? Veya hava güzel diye sahilden gitmemiş olsaydınız o dilenciyle karşılaşacak mıydınız? Bu ihtimallerin sonu yok. Ve hayatımız da bu ihtimaller sonucu bir zincir gibi şekilleniyor. Malesef insan, iyi ya da kötü olan ihtimali yalnızca seçimini yaptıktan sonra görebiliyor ve bir çok kez de seçim yaptığının farkında bile olmuyor.”*

Aslında bu kavuşamayan an’lar, ya da seçilemeyen seçimler, bizim dışımızda olanlar nefis film Benjamin Button’da da işlenmişti; “Hayatlarımız nasılda zincirleme birbirine bağlı. Hepimiz bir ötekinin eylemi sonucu mutlu oluyor ya da özrünün kefaretini ödüyoruz. Doğru olan şu ki bundan dolayı kimseyi suçlayamayız. Nasıl bir insan bizim yolumuzu çiziyorsa, bir başkasını da biz ediyoruz yolundan ya da vesile oluyoruz atacağı adımdan. Hayat böyledir işte kesişen hayatlar ve yollar zinciri kimsenin kontrol edemediği…”*

Farkına varalım ya da varmayalım sürekli bir kelebek etkisi içerisinde, planlanmış kurgular düzleminde yaşıyoruz. Yaşamım çok farklı şekillense idi bugün bu yazıyı yazabilir miydim bu blogda? Her seçim bir kaybediştir, hatta siz bu yazıyı okurken bile bir seçim yaptınız ve belki de hayatınızda küçük ya da büyük değişikliklere neden olacaksınız, kimbilir…

 

*Internet – Kelebek Etkisi Filmi Üzerine
*Internet –  Benjamin Button Filmi Üzerine

Sevdiysen Paylaş
Bu yazı Ordan Burdan İçimden kategorisine gönderilmiş ve , , , , ile etiketlenmiş. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

Tesadüfler, Kavuşamayan An’lar ve Bir Kelebek Çırpıntısı için 9 cevap

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.