Bugün oturdum düşündüm ve de taşındım. İşin içinden çıkamadım, nedense bugünlük aklıma takılan soru şuydu: (aslında aklıma takılan, sevgili ülkemle ilgili milyonlarca soru var da, ben onları rafa kaldırmayı, yazarak ya da konuşarak canımı sıkmamayı deniyorum)
Anne olmanın en verimli yaşı kaçtır? Yooo, sevgili babalar bu noktada lütfen yazıyı terk etmeyin. Peki düzeltiyorum ebeveyn olmanın makul yaşı kaçtır? Eşimin annesi henüz 19 yaşında iken anne olmuş, üstelik eşime hamile iken üniversite sıralarında dirsek çürütüyormuş. Hep der, “Ben oğlumla beraber büyüdüm” Böylesi mi daha iyi sizce? Beraber büyümek mi? Büyürken pek çok şeyi beraber keşfetmek mi? Ya da olgunlaştıktan sonra aradaki az yaş farkından ötürü kuşak çatışmasını asgari ölçüde yaşamak mı? Kimisi de diyor ki belli bir yaşa kadar beklemeli. Doğru ya, insan aslında kendisini 30’lu yaşlardan sonra gerçek anlamıyla tanımaya başlıyor, yeteneklerinin, neleri yapıp yapamayacağının farkına daha iyi varıyor. Bir yandan büyümeye çalışırken diğer taraftan hamur gibi bir çocuğa şekil verebilmek çok kolay olmasa gerek. İyi de, bazı şeyler de daha genç iken göze alınabiliyor. Hep denir ya, yaşı çok geçirmeden askerlik yapılmalı, mantık aranmamalı, belli bir yaştan sonra bazı uygulamalar kaldırılamıyor diye. Bu da onun gibi, sürekli koşuşturmak, belki de bazı şeyleri bilmeden katlanmak daha kolay. 30’lu yaşlarda ise artık kendini tanıyan, bilen bir anne adayı her sorunun çözümünü internette arıyor, büyüklerin nasihatlarına kulak tıkıyor, “Okudum araştırdım en doğruyu ben biliyorum”a dönüşüyor durum. Bilmeden, büyürken çocuk yetiştirmek mi bir anne ya da baba için daha kolaydır, yoksa bilinçli, en azından hayatına belli bir yön vermiş ebeveynlerin mi çocuk yetiştirmesi mi daha kolay? Nedense hep ikinci şıkkın tercih edileceğini düşünsem de bazen bilmemek daha iyi diye düşünmekten de alamıyorum kendimi. Bizim butçuğun doktoru bir keresinde benim endişeli halimi görünce ve benim şu anda hatırlayamadığım bir konu ile ilgili günlerce internette süren araştırmalar yaptığımı anlayınca klasik örneği vermişti; Tıp’ta okurken her yeni doktor adayının, öğrendikleri her hastalıkta, belirtileri kendilerinde aramaları gibiydi bu. “Mümkünse okumayın araştırmayın” demişti, “Sadece benim söylediklerime kulak verin”. Haklıydı da…
Dedim ya bazen bilmemek bilmekten daha iyi olabiliyor. Bu da beni yaş ve annelik arasındaki ilişkiyi düşünmeye sevk ediyor, bugün olduğu gibi. Kimbilir kardeş isteyen oğlumun bu isteğini reddetmemi kendimce haklı çıkartacak sebepler arıyor kafamın içindeki tilkiler.
Annenin Yaşı Sorunsalı için 10 cevap