Ortaokul yıllarımdan tanıdığım çok eski bir arkadaşım ile sohbet ederken bugün, bir şarkıdan bahsetti bana. Hayret, bu şarkıyı bilmiyordum, sonra dinlemeye başladım ve bugün 24. kez dinlediğimi fark ettim. Sonra baktım ki Ekşi Sözlük’te şarkı üzerine çokça yazılmış, yazılanları okudum tek tek…
Şarkının sözlerini şiir gibi okudum, bir daha okudum.
Hüzün kokuyor buram buram..
Şu anki ruh halime mi uygun bilemiyorum ama sanki hüzünlü bir an, hüzünlü bir şarkı ile tamamlandı.
Zaman o kadar çabuk geçiyor ki hep aklıma Cemal Süreyya’nın “Hayat kısa, kuşlar uçuyor” sözleri geliyor. Uzun zaman görüşmediği bir arkadaşı ile karşılaşınca insan, eski günleri konuşunca hüzünleniyor hele ki konuşulan yılların üzerinden 20 yıl geçtiyse.. Daha dün gibi gelen ama dile kolay 20-25 yıl bahsedilen, işte o zaman bir hüzün doluyor içime.
Bugünlerde çokça çocukluğumu, annemi, babamı düşünüyorum. Bir koku, bir müzik alıyor beni ya da anlık bir görüntü, çok yıllar öncesine götürüyor. Geçenlerde “Felicita” şarkısına denk geldim ve şarkı beni 1982 yılına götürdü bir anda. 6 yaşındaki çocuk Nihan ve onun çocukça söylediği o şarkı, hafızama kazınmış görüntüler…
Bu hüznün bir nedeni de geçmişe özlem… Bu özlem aslında gelecek günlerin geçmişten daha güzel ve iyi olamayacağına dair düşüncemden de kaynaklı. Sanki gün geçtikçe her şey daha kötüye gidiyor, ilişkiler daha dejenere oluyor, ahlaksızlık daha çoğalıyor ve değerler bir bir yitiriliyor. Sağlıksız bir nesil yetişti, yetişiyor ve geri getirilemiyor bir çok şey. Oysaki sokakta oyun oynanan yılları özlüyorum, bir bilgi için Ana Britannica sayfalarını karıştırmayı, televizyonun sadece tek kanal olduğu günleri özlüyorum. Sıralamaya saymaya kalksam üzerine üç yazı daha yazabileceğim tüm özlemleri özlüyorum, garip bir hüznüm var bu nedenle ve bu yüzden tarifi zor…
Şarkımıza dönelim;
Ekşi Sözlük’te bu şarkı için yazılanlardan birinde insan ömrünün dönemlerini renklerle tanımlamış yazan kişi. Çocukluğu mavi, ilk gençliği yeşil ve olgunluk dönemi sonrasını “Kurşuni Renkler”. Sonra arkadaşıma sordum; “Biz kurşuni renklerde miyiz şimdi?” Zamanı var mı? Ne zaman başlar?
Biliyorum ki bu yazımı okuyan benim sevgili Mamy’im kendini yaşlı zanneden 40 yaşındaki bana kızacak bu düşüncelerimden dolayı, duyar gibiyim söyleyeceklerini 🙂
Hüznün yaşı var mı peki?
Yok…
Bu yüzden bu yazı…